eğer o gün merdiven akıtıp yorulduysa
alnımdan öpüp yatmaya giderdi erkenden
fakat onun haricinde her akşam
uyutana kadar beni anlatırdı annem
bir varmış bir yokmuşla başlar
kırk gün kırk gece düğün ile bitirirdi
çoğu kez farklı idi anlattığı masallar
fakat hep aynı cümleyle başlar
sıklıkla da aynı cümleyle bitirirdi
annemin alnımdan öpüp
erkenden yatmaya gittiği bir gecede
gözüme uyku girmiyordu
biraz ürkek biraz telaşlı çoğunca uykusuz gözlerle
odasına girdiğimde çoktan uyumuştu annem
babam her zamanki gibi gözü tavanda
dudağında sigara
odaya girdiğimden habersiz
tek eli kafasının altında öyle düşünüyordu
afallamakla çuvallamak arasında bir histi o an ki duyduğum
sanki o an o odanın bir parçası olmak istedim
hiç kıpırdamak hiç farkedilmek istemiyordum
kim bilir kaçıncı dalını içiyordu babam
sanki sigara dumanı değilde
babamın içinde bir yerlerinde yanan kuru çalılıkların
ufak kozalakların dumanıydı bu
ya o öksürük neydi öyle
boğazına bağdaş kuran o balgam neyin nesiydi
bir yanım geri dönmek istiyordu
bir yanım hiç kıpırdamamak
annemin ayaklarını görebiliyordum
o zamanlar adının nasır olduğunu bilmediğim
derin çatlaklı topuklarını görebiliyordum
öyle dalmışken annem ile babamın ilginç şekillerine
ne oldu neden uyumadın deyişini duyar gibiyim babamın
evet babam bana soruyordu
ben kendimi o kadar kaptırmışım ki
babamın gözünün içine baka baka hareketsiz susuyordum
tekrar sordu babam
sana diyorum gidip uyusana
bu sefer biraz daha sert ve korkutucu idi sesi
masal dedim masal
uyuyamıyorum
bana masal anlatır mısın
küllük o kadar doluydu ki sigarayı parmaklarıyla söndürdü
son dumanı burnundan verdikten sonra
masal filan bilmem ben
çocuk musun sen
git yat ve unuttuğum bir kaç acı soslu söz söyledi
aslında tam da beklediğim şekilde almıştım boyumun ölçüsünü
odadan çıkarken anneme baktım son kez
ne güzel uyuyordu
dışarıdaki aşağılayıcı ve alaycı sözcüklerden
zehir dolu atmosferden uzakta
çektim kapıyı odama koştum
ağlamadım ama kız gibi bir şeyler hissettim
korktum
sustum
ve o gece sigaradan nefret ediyorum diyerek
çok büyük konuştuğumun farkında değildim
ertesi akşam tam başlayacaktı ki annem
boşver dedim anneme
boşver masalı
şaşırmış ve hayret edici gözlerle
anlam vermeye çalışırken anlamsızlığa
ne oldu neden dedi yine şaşkın mimiklerle
babamdan söz ettim
dün gece olan bitenden anlattım
sonra sordum anneme
babam neden masal bilmiyor diye
neden masal anlatmıyor
yorgundur
sinirlidir
çok çalışıyor
aslında seni çok seviyor gibi
bir sürü bahane söyledikten sonra tekrar
bir varmış bir yokmuşlu masallara döndük beraber
o gece annemin verdiği cevaplar
yıllarca cevap bulamadığım sorularla yaşamama neden olsa da
bu gün artık biliyorum
babamın neden masal anlatamadığını
bir varmış bir yokmuşlu ülkeleri yönetenler
kırk gün kırk gece düğün yaptıkları için
hep yoksul
hep çaresiz
ve hep çok çalışmak zorundadır
masal bekleyen çocukların babaları…
alnımdan öpüp yatmaya giderdi erkenden
fakat onun haricinde her akşam
uyutana kadar beni anlatırdı annem
bir varmış bir yokmuşla başlar
kırk gün kırk gece düğün ile bitirirdi
çoğu kez farklı idi anlattığı masallar
fakat hep aynı cümleyle başlar
sıklıkla da aynı cümleyle bitirirdi
annemin alnımdan öpüp
erkenden yatmaya gittiği bir gecede
gözüme uyku girmiyordu
biraz ürkek biraz telaşlı çoğunca uykusuz gözlerle
odasına girdiğimde çoktan uyumuştu annem
babam her zamanki gibi gözü tavanda
dudağında sigara
odaya girdiğimden habersiz
tek eli kafasının altında öyle düşünüyordu
afallamakla çuvallamak arasında bir histi o an ki duyduğum
sanki o an o odanın bir parçası olmak istedim
hiç kıpırdamak hiç farkedilmek istemiyordum
kim bilir kaçıncı dalını içiyordu babam
sanki sigara dumanı değilde
babamın içinde bir yerlerinde yanan kuru çalılıkların
ufak kozalakların dumanıydı bu
ya o öksürük neydi öyle
boğazına bağdaş kuran o balgam neyin nesiydi
bir yanım geri dönmek istiyordu
bir yanım hiç kıpırdamamak
annemin ayaklarını görebiliyordum
o zamanlar adının nasır olduğunu bilmediğim
derin çatlaklı topuklarını görebiliyordum
öyle dalmışken annem ile babamın ilginç şekillerine
ne oldu neden uyumadın deyişini duyar gibiyim babamın
evet babam bana soruyordu
ben kendimi o kadar kaptırmışım ki
babamın gözünün içine baka baka hareketsiz susuyordum
tekrar sordu babam
sana diyorum gidip uyusana
bu sefer biraz daha sert ve korkutucu idi sesi
masal dedim masal
uyuyamıyorum
bana masal anlatır mısın
küllük o kadar doluydu ki sigarayı parmaklarıyla söndürdü
son dumanı burnundan verdikten sonra
masal filan bilmem ben
çocuk musun sen
git yat ve unuttuğum bir kaç acı soslu söz söyledi
aslında tam da beklediğim şekilde almıştım boyumun ölçüsünü
odadan çıkarken anneme baktım son kez
ne güzel uyuyordu
dışarıdaki aşağılayıcı ve alaycı sözcüklerden
zehir dolu atmosferden uzakta
çektim kapıyı odama koştum
ağlamadım ama kız gibi bir şeyler hissettim
korktum
sustum
ve o gece sigaradan nefret ediyorum diyerek
çok büyük konuştuğumun farkında değildim
ertesi akşam tam başlayacaktı ki annem
boşver dedim anneme
boşver masalı
şaşırmış ve hayret edici gözlerle
anlam vermeye çalışırken anlamsızlığa
ne oldu neden dedi yine şaşkın mimiklerle
babamdan söz ettim
dün gece olan bitenden anlattım
sonra sordum anneme
babam neden masal bilmiyor diye
neden masal anlatmıyor
yorgundur
sinirlidir
çok çalışıyor
aslında seni çok seviyor gibi
bir sürü bahane söyledikten sonra tekrar
bir varmış bir yokmuşlu masallara döndük beraber
o gece annemin verdiği cevaplar
yıllarca cevap bulamadığım sorularla yaşamama neden olsa da
bu gün artık biliyorum
babamın neden masal anlatamadığını
bir varmış bir yokmuşlu ülkeleri yönetenler
kırk gün kırk gece düğün yaptıkları için
hep yoksul
hep çaresiz
ve hep çok çalışmak zorundadır
masal bekleyen çocukların babaları…
Mehmet Deniz Yılmaz (@MehmetDnzylmz )