Bir şiirin mısrasında, bir şarkının nağmesinde rastladınız mı hiç ona?
Duygunun en derininden çalan şarkılar, hiç eşlik etti mi göz yaşlarınıza?
Dinmeyecek acılarınız…
Arkamı dönüp baktığımda hayatımdaki tek iz yağmurun ıslattığı saçlarımı hatırlayıp sinirden gülmem miydi?
Ve yüzlerce anı bırakıp üzerinizde çekip gidenlere HOŞÇA KAL diyebildiniz mi ta uzaktan?
Dayanabildiniz mi HOŞ-ÇAKALLARA?
Dinmeyecek acılarınız…
Ruhunuz daralacak en afillisinden.
Bir zamanlar heyecanla yaptığınız hiç bir şey kalmayacak mesela;
Sesiniz kesilecek, çekileceksiniz kendi dünyanıza,
Evinizin hiçbir odasına girmek istemeyeceksiniz,
Ne perdenin rengi, ne yemeğin kokusu hiç de umurunuzda olmayacak,
O canınız öyle bir yanacak ki of!
Yağmurun toprağa değdiğindeki o kokuyu bile hissetmeyeceksiniz,
Dinmeyecek o acılarınız…
Kaçsanız da kurtulamayacaksınız, sigara anlamayacak dilinizden.
Tek bir yaprağı kurudu diye üzüldüğünüz o çiçekleriniz var ya, ölecek onlar.
Tek bir teline kıyamadığınız o saçlarınız bembeyaz olacak.
Hele de o tütün kokusu sinecek teninize, evinize.
Eskiyecek ağlamaktan yüzünüz.
Ve yine de ömür boyu dindiremeyecek siniz o acınızı.
Unutacak mısınız? HAYIR unutamayacaksınız hiçbir zaman hem de
Sadece mış gibi yapacaksınız.
Acılarınız hiçbir zaman dinmeyecek;
Sadece zamanla o acılara daha da çok alışacaksınız,
Canınız yanmıyormuş gibi olacak, sen umursamıyormuş gibi yapsan da o can yanacak… A_M_S