Şu sıra günler ne kadar da hızlı geçiyor durmak bilmeden.Korkuyorum bir gün hiçbir şeyin farkına varmadan ölüp gitmekten.
Ne garip!Hapishanede suçsuz yatan birine ne kadar uzun ve acıysa günler,mutluluktan uçan birine o kadar kısa ve güzel..
Herkesin ayrı bir derdi var,kimi şuan eşi pırlanta değilde zirkom aldı diye azarlayacak kadar şımarık ve bencil,Kimi ise belki de evladının gözlerinin önünde eriyip gitmesine seyirci kalacak kadar çaresiz,üzgün ve isyankar ..
Bazen bile bile kadere inat savaşırız hayatla,körü körüne yanlışa sürekleniriz de kimse görmez yada görmezden gelir.
Bazen görmemek en iyisidir belki de,bilmemek daha makuldür hatta elinden geliyorsa hiç hissetme bile…
Ne yaparsan yap yolunda gitmez bazen her şey,ne kadar istersen iste olmayınca olmuyor işte…
Boğazında bir düğüm olur ya hani,yutsan geçmez,yutmasan boğar,elinden hiçbir şey gelmez o an.
Çaresizim çoğu zaman,nikah memuruna verdikleri yetki kadar yetkim yok şu dünyada kendim için.. Bazen olumsuzluklar tıpkı bir karabasan gibi çöker hayatımızın tam ortasına,göremeyiz ilerisini.
Ruhum daralıyor,içim sıkılıyor,nefes almak,yürümek,konuşmak bile ağır geliyor sanki…
Öyle mutsuzum ki nankörlük değil benimki,bazen dünyaları değil de ufacık bir şey istersin..
Ölümden değil de ,en çok hayatımı dolu dolu yaşayamamaktan,hayallerime dokunamamaktan korkuyorum.
60 yaşına geldiğimde saçlarım beyazlamış,hayallerim gerçekleşmemiş ve mutsuz bir kadın olarak ölmek istemiyorum…