TANITIM
Adnan Albay cinayetiyle başlayan bir macera… Çünkü o asla inanmadı intihar olduğuna. Her gün topunun kaçtığı bahçeye bu sefer bir cinayet soruşturması için girmek… Albayın önüne bırakılan bir intihar mektubu… Güya görevini yerine getiremeyip bastı tetiğe. Seri bir cinayetti bu. Fakat Adnan Albay… Bu seri cinayetin son kurbanı.
“Babamı yıllar önce bir trafik kazasında kaybetmiştim. İşte o kaza gününe dayanan seri cinayetler… Otuz yıl boyunca cinayet işleyen bir seri katil… Kapanmış dosyalar… Üzerleri tozlanmış, unutulmaya yüz tutmuş, açıldığında bedeli ağır olacak cinayet dosyaları… Ben açmıştım o dosyaları. Tozunu silmiştim. Çevirdiğim her sayfada bir cinayeti tarihe gömerken, açtığım her sayfada yeni cinayetler türüyordu.
Ama elime geçirdiklerim katil olmadı hiç. Katil oldum. Aslında geride bıraktığım her sayfadaki maktuller, ardımda bıraktığım, kanı elime bulaşan cesetlerdi.
Ve ölümle yaptığım bir anlaşma, bir plan…
‘Ölüm, sevdiğim kadını bırakırsam eğer; babama gittiğin gibi bana da geleceksin!’
Ardımda bıraktığım her cinayetin katiller olduğunu sanırdım. Bilemedim, düşünemedim, dokunmaya kıyamadığımın, nefesine doyamadığımın ardıma bıraktığım bir ceset olacağını. Plan yapmıştık hani! Anlaşma yapmıştık ölüm. Sen planı bozdun ya, ben de öyle bir bozacağım ki planını…”
Herkes bir anlaşma yapar hayat boyunca. Evde, işte, okulda, sokakta… Her yerde… Hayatla anlaşma yapılır en çok. Böyle yaparsam böyle yap diye. Hayat uymazsa plana, ölüm gelir, plana dâhil olur.
Peki, ölüm plana uymazsa hayat mı plana dâhil olur?
“Kimse ölümle plan yapmaz ki, ben yaptım. Bedeli ağır oldu ama… Yaptım.”
Ölümün Planı – Bir Baki Kara Polisiyesi