güne güzel uyanmıştım ki bir şeyler oldu.
o güzel gün,sabahın ilk ışıklarıyla başlamıştı ama ben uykuda karşılamıştım güneşi.öğlene doğru uyandım.eşim çoktan çıkmıştı. kahve yaptım.sakal tıraşımı oldum.bornozumla koltuğa yayılıp kahvemi içtim.biraz fazla oyalanmış olacağım ki normalden daha fazla soğumuştu.annemi aradım,günün güzel geçsin temennileri alıp kapattım.
iç sesim çok günlükvariymiş.vay be.güzel yazsam roman olur.doktor randevuma 16 dakika kala evden çıksam yetişir miyim hesaplamaları yaparken yanan sigaramın halıya düştüğünü fark ettim.halıyı da alıp evden çıktım. herkesin bir acelesi vardı bugün ama niye bilmiyorum.hepsi koştururken dönüp bana dik bakışlar atıp yollarına devam ediyorlardı.elinde 3metrelik halıyla takım elbiseli bir adam görsem ben kesin gülerdim.az bile yapıyorlar bana.
bekleme odasına geçtim.halım ve ben doktoru bekliyorduk.3 dakika sonra içeri girdik.
“ahbap,bugün uyudum.hem de 3 saat 43 dakika.hani çikolatam?”
“hoşgeldin can,güzel rekor.tebrikler.”
birkaç boş zırvalamalar sonrasında odadan çıktım.halımı içerde unutmuş olacağım ki 10 kat merdiveni tekrar çıktım.bi süre sonra kendimi bi boyozcuda buldum.kahvaltımı edip ada vapuru sırasına girdim.önümde 3 küçük kız çocuğu ve anneleri duruyordu.gülüşüp konuşuyorlardı.en küçük kızın saç tokası dikkatimi çekti.
“merhabalar,çocuğunuzun tokasını çok beğendim.nereden aldınız acaba?”
“babası almanyadan getirmişti.”
“çok güzelmiş,çikolata yerler mi?yanımda tüm dişlerimi çürütecek kadar çikolata var.”
“teşekkür ederiz abisi”
abi mi.ne abisi.kaç yaşına gelmiş koskoca adamım ben.deli bi adam.ama olsun.
abi nedir yahu? amca desinler bana. dede desinler. enişte,dayı da olur. biraz daha büyümem gerek galiba diyip tüm suçu kendimde buluyorum yine.
eşim aradı,halıyı sordu.ağzımdan yalan çıkmadı doğruyu söyledim.
“sıçanın biri aldı götürdü,tüm gün onunla gezdi sonra da ne yaptığını bilmiyorum.”