Duydunuz mu yoksa gözden kaçırdınız mı? Türkiye ekonomik krize doğru pupa yelken giderken; TBMM Çevre Komisyonu’nu yeni bir yasa teklifini kabul etmiş. Hepimizin gözü aydın! Bundan böyle, alış veriş merkezlerinden aldığınız her ürün için kullandığımız her alışveriş poşetlerine tüketici en az 25 kuruş ödemesi yasallaşmış.
Aklınız mı karıştı?
Bunda akıl karıştıracak ne var ki, her markete daldığınızda, kullandığınız poşet çarpı yirmi beş kuruş çıkacak cebimizden.
Kim akıl etmişse iyi düşünmüş!
Kılıfta çok şatafatlı, bu yasayla çevre kirliliği korunacakmış!!
Sen onu milletin külahına anlat be kardeşim.
Kendini öyle uyanık zannediyorsun ki, sinekten yağ çıkarmak isterken bile milletin gözünün içine baka baka gerçek niyetini saklıyor, şatafatlı lafların arkasına sığınıyorsun.
Tıpkı, açılım adı altında; teröre ülkenin bir bölgesini telsim ederken, gerçek niyetini kamufle etmek için “anaların gözyaşı akmasın” dediğin gibi şimdi de poşetten alacağın 25 kuruşu kamufle etmek için “çevre kirliliği koruma” bahanesi, senin kamuflajlı yüzün.
Mert değilsin be kardeşim.
Çıkıp erkekçe ekonomi çok kötü, benin yirmi beş kuruşa ihtiyacım var diyemiyorsun.
Tüketici nereye gitse sana haraç ödüyor.
Eczaneye gidiyor, ilaçtan fark alıyorsun.
Aile hekimine gidiyor doktor ücreti kesiyorsun.
Hastanelerde maşından kesinti yapıyorsun.
Çekinme söyleyiver gari, sen bir hukuk devlet misin yoksa Deli Dumrul mu?
Deli Durul hikâyesini okumayan nesil lütfen Dede Korkut Hikâyelerine bir göz gezdirsin. O zaman köprüden geçenden 33 akçe, geçmeyenden döve döve 40 akçe; nasıl alındığını görecek ve bu gün tüketiciye uygulanan sistemin bir hukuk devletiyle bağdaşmadığını; Duha Koca Oğlu Deli Dumrul sistemi olduğunu kavrayacaktır.
Kavramak yeter mi?
Elbette yetmez. Osho diyor ki “Kendine saygının büyüsü, kendi farkındalığına uyanmaktır”.
Hadi gari açıverin gözlerinizi…