Sevgili dostlar! Bu gün önümüze her sabah kalkınca yüzümüze baktığınız boy aynanızı koymak istiyorum.
İster bir partiye gönül vermiş olalım, istersek sadece vatan sevdalısı; millet aşıyla yanalım. İsterseniz yalnızca çocuklarımızın geleceği kaygısı yanıp tutuşan tarafsız biri olalım. Mevlana Celalettin Rumi’nin ifadesiyle “kim olursak olalım”!
Sabah kalkınca ilk işimiz, lav obamızın karşısındaki bize kendimizi gösteren; benliğimizi, kimliğimizi hatırlatan; aklımızı başımıza getiren aynaya kısa süreli de olsa bakıp; azıcık düşünelim.
Biz hangi şoförün elinde, hangi firmayla, hangi kıt’aya yolculuk ediyoruz diye kendimize basit bir soru soralım.
Göreceksiniz ki canımızı malımızı; istikbal ve geleceğimizi emanet ettiğimiz şoför, direksiyonu uçuruma doğru kırmış: son sürat yardan aşağı yuvarlamak için sıkı sıkı sarılmış direksiyona hızla ilerliyor.
Abarttığımı düşünmeyin diye; benim gördüklerimi, aynada sizinde göreceğinizden emin olduğum için; ayna bakın dedim…
Türkiye Cumhuriyetine sahip çıkanları, Demokratik, laik; Parlamenter Demokratik Rejime sahip çıkanları: terör odaklarıyla eşleştiren iktidar, gözlerimizin içine baka baka; Türk Milletiyle alay ediyor.
Yazının başlığını bilerek ve isteyerek, “Son Perde” koydum.Rejime sahip çıkmazsak bir daha oyun yok, söz hakkı yok!
Kuzey Irak’ın Aşiret Reisi Barzani, ne zaman devlet kurmuş; kurduğu devleti, hangi ülke tanımış da: sözüm ona Kürdistan paçavrası, Atatürk ve Esenboğa Hava limanlarına asılmış?
Bu yetmiyormuş gibi Atatürk’le özdeşleşen Çankaya köşküne de girmiş bu paçavra.
İktidarın bu icraatlarını kendi aynamızda, kendimize ciddi biçimde sorarak cevap bulmazsak; bilin ki kaderimiz uçurumdan aşağıya hep birlikte yuvarlanmak olacaktır.
Daha 18 Maddelik Anayasa değişiklik metni referandumdan geçmedi. Tek adam rejimi vücut bulmadı. Saltanat kurulmadı.
Hal böyleyken iktidar, milleti yok farz ederek, aklından geçenleri, adım adım uygulamaya başladı bile.
Hele bir 18 madde referandumdan geçsinde, o zaman milletin nasıl köleleştiğine, adam yerine konulmadığına; hep birlikte şahitlik edelim.
Bir gazetenin görevi kamuoyunu doğru bilgilendirmek değil mi? Gazete aldığı bir haberi kamuoyuyla paylaştı diye tehdit edilir hakkında soruşturma açılır mı?
Hürriyet Gazetesi en yetkili ağızdan tehdit edildi ve hakkında derhal soruşturma başladı.
İşte Rejim değişmeden, Anayasa değişikliği Türk Milletinin onayından geçmeden yaşanan iki gerçek görünen köyün yolunu gösteriyor.
Ayrıca Hava alanına aslan paçavralara tepki gösteren vatandaşlarımızda gözaltına alınmış.
Meydanlara demokrasi levhası asarak demokrat olunamayacağını anlamak için Müneccim mi olmalı İnsan?
Bu sorunun cevabı elbette hep bir ağızdan HAYIR değil mi?