Bugün dünya dahada matlaşmış düşman,dost kavramı ortadan kalkmış sınırlar keskinleşmiş ülkeler küçülmeye başladıkça sınırların el değiştirmesi alan hakimiyetinde büyük devletlerin etkisi dahada artmıştır.
Yakın gelecek ülkemiz için doğru hamleler ile çok büyük fırsatlara gebedir. Son olaylar ile ülkemiz içerisinde yaşanan hadiselerde ABD ve onun güdümündeki batının; ikircikli ve yanlı tutumları Mısır daki sisi darbesinde olduğu gibi Türkiye de muhtemel başarıya ulaşabilecek bir darbede hükümet den değil de darbecilere masa altından destekleri; batının ne kadar da kendi oluşturup dünyaya yaydıklarını söyledikleri demokrasiyle bağdaşır bilinmezken,bu durum bölge ülkeleri nezdinde itibarı sarsılan dünyanın en güzide Ordu’ları içerisindeki TSK için esasında bir milat niteliğindedir. Esasında bu darbe girişimi bizim için Cumhuriyetin ilanından sonraki en önemli sıçrama tahtamız olabilir. Çünkü bu darbe girişimindeki batının ve ABD nin tutumları ülkemiz yöneticilerine soğuk tavırları darbenin başarılamamasından kaynaklanan kuyruk acısıdır. Bizler BÜYÜK TÜRK MİLLETİ olarak ikinci şahlanış evresine geçmeli öldürmeyen şey güçlendirir düsturuyla önümüzdeki fırsatları öncelikle belirlemeliyiz. Sığ siyasi çekişmelerden uzak bir Türkiye atmosferi bu halkın bi süre nefes almasına yarayacaktır. Ordu’muzu eskisinden daha da kuvvetli yerli imkan ve kabiliyetleri ile donanmış modern ve hukukun evrensel değerlerine saygılı bir dünya devi haline getirip kendi içerisinde işleyen adeta bir fabrika modeline sokmalıyız. Halkın ve siyasilerin bu girişime karşı gösterdiği ortak tepki bizi tekrar bir çatı altında birleştirdi işte bu yüzden hiç bir aidiyeti olmayan yerli ve Cumhuriyetin kodlarını eskitmeyen laikliği özgürlükle harmanlayacak bir anayasa yapım sürecine hızla geçilmelidir. ABD seçimleri kıran kırana geçerken Başkan olması muhtemel hilaryin obamadan farksız olacağı unutulmamalı ancak; ABD nın kendi iç dinamikleri ile Ortadoğu’da Batı ittifakı ile burnunu sokacağı yeni alanlardan birini Türkiye olarak belirlemeden önce tedbirlerimizi almalıyız. Azez cerablus hattına sıkışmış dış politikamızdan kurtulup, bundan önceki dış siyasi yanlışlarımızla cephe hattını Halepde kurmamız gerekirken; biz cepheyi Diyarbakır Sur da kurmak zorunda kalarak bu bedeli ödedik. Bundan sonra ABD nin baştan ağır aksak tutumuna karşılık cezayı Rusya ile kesmek Akdeniz’de yeni bir ABD Rus krizi çıkarmak en büyük kozlarımız arasındadır. Rusya’ya garantörlük yapmak bu bölgede Suriye’deki yeni rejimin kaderini tain Hakkı’nı bize verecektir. Abd bu bölgede sıkışacak daha yakın asyaya yönelmek zorunda kalacaktır. Pakistan’ın iç bölgeleri şimdiden kaynamaya başlamaktadır. Dünyanın Çekim merkezi uzak doğu ve yakın asyaya kaymakta olup sermayedarların büyük çoğunluğu bu Çekim merkezlerine doğru hareketlendiğinden abd gözünü bu bölgeye dikmeye başlayacak.
– [x] Bizler tarihi okurken yenen yenilen diye bakarken stratejik hafızamızı bazı şeyler ile kodlamış bulunmaktayız. Ancak artık dünya bu değil dünya bir dengeler sistemi ve sizinde ne kadar bu dengeler arasındaki harmonik hareketleriniz düzenli ise sonuç almanız o kadar olanaklıdır. Sonuç bir dengede durmak değildir sonuç yüksek hızla son sürat giden bir araba olmak değildir. Önemli olan sağlam ama emin adımlarla üç ileri bir geri yapmakta, bazı alanlarda cephe gerisinde olmak bazı alanlarda cepheyi önde kurmaktadır. Biz bu zamana kadar hep Batı’nın biraz da aydınlanması altında, gözleri ışık huzmesi içerisinde kalmış bir tavşan gibi baka kaldık. Ancak bu artık bir milat olmalı bizler için. Çünkü artık Batı’nın aydınlığı sönmeye insancıl değerleri kaybolmaya başladı: önümüzdeki Suriye meselesi Yunanistan krizi ve Ülkemizdeki somut olaylardaki tutumları bunun en açık ispatıdır. Artık aydınlanmanın ve gelişmenin merkezi afro-Avrasya’ya yavaş yavaş kaymakta yeni Çekim merkezleri oluşturmaktadır. Bizim bir an önce ülke olarak sağlam güçlü bir ordu ile güçlü bir yönetim ve güçlü bir alt yapıyla yeni döneme adapte olmamız bu aydınlanmayı fırsata çevirmemiz gerekmektedir. Bunu yaparken de bir denge sistematiği içerisinde batılı değerlerin yansımalarına sırtımızı dönmeden öze dönüş olarak tabir edebileceğim yakın Asya ile ticari ilişkilerde jeopolitik ve jeostratejik gücümüzü ve hinterlandımızı da arttırmamız gerekmektedir. Batının yüzyıllardır Milletimize bakışı aynı olmakta olduğundan; daha çok ekonomik iş birliğine yönelmemiz bu bölge içerisinde meydana gelebilecek hadiselerde NATO konsepti dışında bir iş birliğine asla yanaşmamalıyız. Avrupa ya karşı en büyük kozu mülteciler olarak kullanmak her ne kadar gayri ahlaki gözüksede geri kabul anlaşmasını askıya alıp Batı’nın köhnemiş zihniyetine başarısız kalan girişimden sonra ikinci kez bir darbe indirme şansına sahibiz. BİZLER BÜYÜK DEVLET BÜYÜK MİLLET OLDUĞUMUZ KONUSUNDA SARSILMAZ BİR ÖZ GÜVENLE AYAĞA KALKTIĞIMIZDA NE BATI NE ABD AYAKTA KALAMAZ. ONLARIN SADECE YÜZ YILLIK SÜREN HANEDANLIKLARI BİR GECE KARANLIĞI GİBİ SON BULDUĞUNDA YENİ AYDIN MÜREFFEH BİR TÜRKİYENİN VARLIĞI TÜM COĞRAFYAYI KUCAKLAYACAKTIR. ALLAH YÜCE TÜRK MİLLETİNİN YANINDADIR…