Yoktunuz hiçbiriniz. Küçük ayaklarımla büyük adımlar atarken yoktunuz. Yüreğim parçalanıp önüme atıldığında yoktunuz. Şaşkındım. Rimel süren kadın kadar şaşkındım. Yaşadıklarım yaşamadıklarıma tecrübelik taslarken söz geçiremiyordum benliğime. Yoktunuz en çilekeş havamda. Kelebek ömrünü bile oturup kendine dert edenlerin yanında yoktunuz. Bağıra çağıra şarkılarda en yükseklere zıpladığınız, en eşsiz sokaklarda koştuğunuz insanların en sağanak günlerinde yoktunuz. Yürek denen o yumruk kadar güzellikten yoksun varlıklar, yoksunuz. Bir çocuk aklı yeter bu dünyayı kurtarmaya. Bir çocuk aklına muhtaç insanlar yok olun. Şimdi uzaklardan bir plak sesi eşlik etse şu hayata ancak öyle yaşanılır hal alır. Kurumuş bir yaprak bile üzerine basıldığında nasıl ses çıkarır acıdan, sesimizi çıkaramaz olduk, acıdık, yoktunuz. Bir kokuya bile sevdalı insanlar arasında sizler bir hiçliksiniz. Kaçak bir hattan elektrik bekledik, sonbaharda çiçek açsın istedik, trafikte mendil satan çocuklar parkta oynasın istedik. Şiir okuyun dostlar. Tüm bu hiçlikleri yok etmeye değer şiirler okuyun. Tüm bu acıları buz kütlesine çarptıracak, benliğinizi sorgulatacak şiirler… Ancak o zaman bir daldan iki çiçek açtırabiliriz.