Alıştırdığın an kendini kaybedersin aslında. Vazgeçilmezim diye gördüklerin bir gün giderse ne olacağını, ne yapacağını düşünmezsin ”o” varken. Çünkü ”o” vardır, yeterli kılar herşeyi. Günlerini,saatlerini,dakikalarını adamışsındır ona. Peki giderse? Boşlukta olursun önce. Yalnızsındır artık. Bir garip haz verir sana kendinle baş başa kalmak. Geçer sanarsın ama geçmek bilmez. Zaman çabucak akıp gidiyordu ya hani, işte o zaman hiç geçmek bilmez. Alırsın çayını içersin bir yudum, sonra yakarsın sigaranı ama tadı yok gibi gelir. Aramaya çalışırsın o unuttuğun insanları ama elin telefonun tuşlarında gezinir durur öylece. O kaybettiğin zaman hiç geri gelmez. Oysa ne çok şey biriktirmişsindir yapmak isteyip de yapamadığın,ertelediğin. Bir bir sıralamaya çalışırken bulursun kendini, bir türlü işin içinden çıkamazsın. Ne çok zaman geçmiştir dostlarla sabahın ilk ışıklarına kadar sabahlamayalı. Kendine vakit ayırmayalı yıllar olmuştur belkide. Sonra sen bunları düşünürken saate bakarsın çoktan gece yarısı olmuştur bile ve sen hala birşeyler yapamamışsındır. Hayatın ne kadar kısa olduğunu düşünürsün sonra. Artık yoktur sevgili. Kaybettiğin benliğin ve o geçen zamanın olmuştur.