Ah sen de olsaydın Izmir’in pırıltılı deryasında;dumanlı vapurda,
Birlikte zengin muhabbetler saltananatımızı kurardık azizim…
Ah sen de olsaydın eşref torunu Izmir’de dans eden güneşi izlerdik.
Kıyıda oturur denize hitaben insanlardan konuşurduk.
Biraz tenkid ,biraz tebessümle porteleri dinlerdik…
Biraz Tabii biraz lütufkârane iltifatlar bahşederdik nebatata.
Dolaşırdık denizin yamacında;
Deniz boyunca.
Latifeli hareketler,
Hararetli kelamlarla düşünürdük:
Bu dünya,bu denge nerden nereye…
Gönül kurşunlarını irdelerdik.
Şarkılar,türküler mırıldanırdık sinemizde tüten narlara…
Nerde derdik nur kimde derdik kusur.
Tebdil-i mekan eylerdik.
Yeşilliğe uzanıp dinlerdik,
Rüzgarın uğultusunu.
Ay ile Güneşin utangaç tavırlarla buluşmasını seyr-ü arzu ederdik…
Tahayyül ederdik zaman zaman:
“Ah biz de bir gün;biiznillah başka zaman” diyip
Başlardık kederlenmeye.
Şimdi derim azizim:
Senle ağlamak,senle gülmek
Senle düşmek,senle koşmak
Senle yemek ,senle içmek;
Senle kederlenmek her mutluluğa değermiş meğer…