‘’Arabaya bin.Anahtarı tak.Frene bas.Gidelim mi bu şehirden ? Ne duruyoruz daha,sürsene.’’
Buradaydın.Yanımda oturuyordun.Ellerini tuttum.Parmaklarımı parmaklarına kenetledim.Sıktım.Sanki ruhun avuçlarının içinde,izin ver biraz da bana sinsin dercesine.Ellerindeki çizgileri ezberledim.Avuçlarını hatim ettim.Parça parça bıraktım sonra.Paramparça kaldım.Sonra hiç tutamadım.Ama hala parmak uçlarında kaldı aklım.Bileklerinde.Kollarında en çok.
Şimdi nasıl özlüyorum bir bilsen.Tenini,kemiklerini.
Çok özlüyorum yani daha nasıl anlatılır?
Tutamadığım her yanın için ayrı bir pişmanım.Bıraktığım her yerin için ayrı bir kızgın.Ama kızmak yetmiyor.Küfretmek,nidalar atmak yetmiyor.Parmaklarıma sinen ruhun yetmiyor.Anılar yetmiyor,uzun cümleler yetmiyor.Kısaltıyorum.Ölüyorsun.Bir şey yapmıyorum.Yapamıyorum.
‘’İyi uykular sevgilim,yarın görüşürüz.’’
Hiç kimseye sonsuza kadar ait olamıyorsunuz.Tüm benliğinizle yalanlara tutunmaya çalışıyorsunuz.Hayallerinize sarılıyorsunuz.Hayallerine sarılıyorsunuz.Aslında dokunduğunuz koca bir boşluk.Bunu farkettiğinizde kahroluyorsunuz.Yıllarca.