Merhabalar… Ben Dr.Muhammet Barkım Canlıoğlu, bu yazımda size doktora tezimde savunduğum temel değerlerden olan “Ötekisiz, Zulümsüz, Aşırılıksız Liberalizm” idealinden bahsedeceğim. Bu ideali tanıtmaya başlamadan önce dikkatli gözlerin bu dört kelimenin kısaltmasının Ö.Z.A.L şeklinde oluştuğunu farketmiştir. Ülkemizin hem serbest piyasa ekonomisine geçmesinde hem de demokratik gelişimi açısından aşamalar kaydetmesinde büyük emeği dokunan Merhum Turgut Özal’ın anısına saygı amacıyla bu idealimi onun soyadında kısaltmayı uygun gördüm. Başta Merhum Özal olmak üzere tüm Merhum Siyasetçilerimizi saygı ve rahmetle anıyorum.
Ötekisizlik: Çağımızda liberalizmin reformist, ilerlemeci, toplumsal barış sağlayıcı ve özgürlükçü yönleri güç kaybettiğinden “Ö.Z.A.L” konseptimizin ilk unsuru olan ötekisizlik kavramını irdelemekte fayda vardır. Kendi ülkelerinden daha refah ülkelere göç etmeye çalışırken denizlerde ve okyanuslarda boğulan masum göçmenlerin, “Z kuşağı” başlığı altında tüm kişisel farklılıkları göz ardı edilerek keskin söylemlerle yaftalanan genç kitlelerin ve sistemi besleyici, olumlu, uzlaşmacı eleştirilerinin bile linç derecesine varan sert tepkilerle bastırılmaya çalışıldığı muhalif kesimlerin yaşam stilleri, kültürleri, ekonomik durumları ve hayat bakış açılarından ötekileştirilmesi çağımızın en büyük sorunudur. İnsan haklarının “İnsanın sadece insan olduğu için sahip olduğu temel ve tartışılmaz haklar” olduğu tekrar hatırlandığında insancıl, işlevsel ve iletişimsel bir liberalizmin kurulması için herhangi bir kitle grup ya da bireyin ötekileştirilmemesi, toplumuyla kültürel siyasal ya da iktisadi açıdan çekişen veya çelişen bir kişinin toplumla uzlaştırıldıktan sonra; suç işleyenin suçunun cezalandırılmasından sonra; iletişim eksikliği çeken kesimlerin yüzleştirilmesi ya da en azından empati ile yakınlaştırılmasından sonra toplumun öteki, diğer, dışlanmış, lince müstehak, katli vacip, yok edilmesi mucip derecelerinde farklı seviyelerdeki ötekileştirmelerinin önlenmesidir.
Zulümsüzlük: Başta can, mal ve onuru olmak üzere tüm insanlarının maddi manevi tüm varlıklarının dışlanma, bastırılma, yok sayılma, linç edilme gibi radikal ve demokrasi dışı tutumların hedefi olmaktan çıkarılması ideal bir demokrasinin ikinci unsurudur. Çağımız gibi çocukların, kadınların, erkeklerin, doğanın, handikaplı varlıkların, sessiz kalanların, sahipsiz olanların, kimi zaman anne kucağındaki bebeklerin, kimi zaman ölüm döşeğindeki yaşlıların, farklı seviyede maddi ve manevi zulümler gördüğü, doğu-batı, aydın-avam, birey-kitle ekseninde pek çok kültürel ve fiziksel çatışmaların yaşandığı çalkantılı dönemlerde hem liberalizmin hem de insan olmanın temel gereği olarak zulümsüzlüğün hatırlanması ve uygulanması önem kazanmaktadır. İnsanların birbirlerinin acısına duyarsız kaldığı ve hatta bir kesimin acısının bir diğer kesimin hazzını tetikleyebildiği çağımızın rant, menfaat, hırs ve nefret dolu anlayışının yerine beşeri sermaye odaklı, iletişim ve empati temelli, sağduyusu yüksek, hoşgörüsü yoğun bir siyasal atmosfer ancak ötekisizlik anlayışının üzerine bina edilecek zulümsüzlük tavrıyla sağlanabilecektir.
Aşırılıksızlık: Tefrit ile ifrat arasındaki optimal alan, her konuda olduğu gibi toplumsal iletişimdeki özgürlük ve kural dengesinde de kendisini göstermektedir. Anarko liberalizm varyasyonlarının, liberteryen varsayımların dayattığı gittiçe küçülen ve toplumsal eylemleri piyasanın insafına bırakan aşırı özgürlükçü söylemler de, köhne sosyalist söylemlerin tarihsel mitleştirilmesine dayanan demir perde nostaljii temelli yumruğunu masaya vuran devletin katı kuralcığı da, insani hassasiyetler, toplumsal fayda ve kamu düzeni özelinde eklektik olarak uyumlulaştırılarak nötrleştirilmelidir. Bu açıdan liberalizmin unutulmakta olan öz çekirdeği olan sosyal demokrat idealler, sınıflar arası uçurumun giderilmesi, toplumsal mutabakatın sağlanması ve sağduyunun temel alınması öne çıkmaktadır.
Liberalizm: Ne fakirin zengine ekonomik ve toplumsal handikaplar üzerinden bağımlılaştırılmasını ne de zengin azınlıkların fakir kalabalıkların tepkisellikleri içinde boğulmasına izin vermemelidir. Ötekisiz, zulümsüz, aşırılıksız liberalizmin tüm zihinlerde gereğince kök saldığı mutlu günlerde görüşmek üzere…
(Yazımda bahsettiğim “Ö.Z.A.L” konseptine dair detaylı bilgi için https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/843942 adresindeki yazıma göz atabilirsiniz)